Beylerbeyi Sarayı, Osmanlı Dönemi’nde 1861-1865 yılları arasında Sultan Abdulaziz tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı’nın Batı etkisi altında geçirdiği Tanzimat Dönemi’nin mimari ve kültürel dönüşümünü yansıtır. Beylerbeyi Sarayı, hem padişahların dinlenme alanı hem de yabancı konukların ağırlanması amacıyla inşa edilmiştir.

Sarayın toplam kullanım alanı yaklaşık 2.500 metrekaredir. Deniz kıyısında yer alan bu yapı, taş temeller üzerine inşa edilmiştir ve kiremit çatılarla örtülmüştür.

Beylerbeyi Sarayı; Anadolu yakasında, Üsküdar ilçesinde yer alıyor. Sarayın bahçesine girdiğimizde bizi ilk olarak bizi çok güzel bir boğaz manzarası karşılıyor. Köprüye yakın olması da ayrı bir hava katıyor. Sarayın bahçesinde ise geçmişin izlerini taşıyan tarihi havuzlar, çeşmeler, kafeler yer alıyor. Rengarenk çiçeklerle dizayn edilmiş bahçe atmosferimizi oldukça değiştiriyor.

Bahçeden saraya doğru yürümeye başladığımızda sarayın hemen boğaz tarafında rıhtıma açılan kapıyı görüyoruz. Sarayın boğaz kısmına bakan rıhtımı, hem estetiklik hem de işlevsellik düşünülerek tasarlanmıştır. Denizden gelen konukların ağırlanması için özel olarak inşa edilen bu alan, dönemin Osmanlı protokolünde önemli bir yer tutmuştur.

Sarayın içine girdiğimizde ise kırmızı ve sarı renk ağırlıklı koltuklar, perdeler, sandalyeler, halılar, oldukça büyük ve gösterişli avizelerle karşılaşıyoruz. Sarayın iç kısmı, hem padişahın ailesinin yaşam alanı hem de resmi davetlerin düzenlendiği bir alan olarak tasarlanmış. Her odası dönemin ihtişamını yansıtıyor. İlk katta Başmabeyci odası, Hünkar Dairesi Sultans Apartment, Valide Sultan Dairesi, Müşfika Kadınefendi yatak odası, Sultan Abdulhamit’in yatak odası ve Havuzlu Salon bulunuyor. Üst katına çıktığımız zaman Sultan 2.Abdulhamit’in banyosu, Kabul Odası, Yatak odası ve hamam, Yemek odası, Has oda ve Selamlık bulunuyor.

Saray geleneksel Osmanlı mimarisine uygun şekilde iki ana bölümden oluşuyor; Mabeyn-i Hümayun (Selamlık), burası resmi işlerin yürütüldüğü, devlet erkanı ve yabancı misafirlerin ağırlandığı alandır. İkinci alan ise Harem-i Hümayun (Harem) burası padişah ve ailesinin özel yaşam alanıdır.

İlk katta tam orta alanda büyük bir mermer havuz bulunuyor. Burası ‘Havuzlu Salon’ olarak geçiyor. Şuan içi boş olan bu alan o zamanlarda sarayın içinde dolaşan sıcak havayı serinletmek için bir yöntem olarak düşünülmüştür.

Mabeyn-i Hümayun, sarayın en gösterişli bölümlerinden biridir. Bu alansa padişahlar devlet işlerini yürütmüşler ve misafirlerini ağırlamışlardır.

Harem bölümü, padişah ve ailesinin günlük yaşamlarını sürdürdüğü ve hanedan mensuplarının eğitim aldığı alanlardan oluşmuştur.

Beylerbeyi Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun sanat ve zanaatkarlık anlayışını, Batı ile olan kültürel etkileşimlerini ve geleneksel yaşam tarzını birleştiren eşsiz bir yapıdır. Osmanlı’nın görkemli ve zarif dünyasını bize anlatan bu saray gezimiz burada bitmektedir. Güncel olarak şuan sarayın bir kısmı restore edilmektedir. Bu ihtişamlı saray gezilip görülmesi gereken önemli yerlerden biridir.

 

 

 

 

 

Yazar Hakkında

8 thoughts on “Beylerbeyi Sarayı’na Yolculuk

Cansu için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir